AK Parti Milletvekili Nazım Maviş, İstanbul Feshane’deki Sinop Tanıtım Günleri etkinliğinin bu sene daha başarılı geçtiğini söyledi… Bir de, “Sinop’un marka şehir olmasında tanıtımın katkısı büyük olacak” dedi.. İnsanın aklına şu soru da gelmiyor değil yani.. Geçtiğimiz yıl başarısız mıydı da, bu yıl daha başarılı bir tanıtım oldu?.. Veya bu başarı neye göre başarılı?. İkincisi Vekil Maviş, her yerde Sinop’u marka şehir yapacaklarını veya arzu ettiklerini söylüyor.. Marka şehir olmanın kolay olmadığını sayın Maviş’te çok iyi biliyor.. Keşke yapsa.. Biliyorsunuz söylemlerle marka şehir yapılmaz..
Marka şehir olmak için altyapıdan tutunda hiçbir eksiğiniz olmayacak.. Sinop ve ilçeleri acaba marka şehir’e hazır mı?.. Sinop merkez dahil olmak üzere önce hiçbir ilçenin altyapısı yok.. En azından benim köyüm olan Aşağı Akpınar’ın altyapı sorunu giderildi, yolu asfalt yapılmasa da.. Marka şehir kavramı dünyada bir geçmişe sahip olsa da Türkiye ve Sinop için oldukça yeni bir kavram… Sinop ve ilçelerinin temel altyapı sorunlarını çözebilmiş değiliz… Altyapı sorunlarını çözemediğimiz gibi henüz yaşlıların, çocukların, engellilerin, medeni bir şekilde yaşayabileceği “engelsiz kent” de yapabilmiş değiliz..Bu durumun farkında olmakla birlikte, bu olumsuzluklar nedeniyle Sinop’u marka şehir yapabileceğimize inanmıyorum.. Peki Sinop’un “konumlandırmasını” yapmak için hangi adımları izlemek gerekir?
Önce kentin sahip olduğu doğal, tarihi, kültürel, ticari, sanat ve eğlence varlıklarının analizi yapılır.. Kentin kendine has, orijinal özellikleri ortaya çıkarılır.. Bu özellikleri dikkate alarak şehrin hangi şehirlerle rekabet içinde olduğu tespit edilir.. Hangi yatırımcı ve hangi turist kesimlerinin hedefleneceği belirlenir.. Şehrin konumlandırılmasının hangi özellik üzerine kurulacağına karar verilir.. Mümkünse şehrin birden fazla özelliği sahiplenmemesi gerekir; çünkü bir şehir bir hedef kitleye ancak bir özellikle anlatılabilir.. Fazlası, iletişim karmaşası yaratır.. Bu aşamanın sonunda şehrin sahipleneceği “fikir” belirlenmiş olur.. Bir tasarım şirketine şehrin logosu, amblemi yaptırılır.. Böylelikle şehir kurumsal bir kimliğe bürünür.. Şehir hakkında söz sahibi olan şehir sakinlerine, esnafa, tüccara, kamu görevlilerine, üniversitelere şehrin sahiplendiği fikir anlatılır.. Onlardan bu fikri hayata geçirecek projeler yapmaları istenir.. Bu süreç sonu olmayan -sürekli- bir süreçtir.. Artık bir fikre ve bir kimliğe sahip olan şehir kendini tanıtmaya hazırdır.. Şehir yönetimi bir reklam ajansıyla anlaşarak seçtiği fikrin tanıtımına başlar..
Pazarlama işi, kaynağı güçlü olanın kazandığı bir oyundur.. Şehir yönetimi, tanıtıma ne kadar kaynak ayırabilirse o kadar iyi olur.. Tanıtımlarda bir yıldan diğerine yaratıcı uygulamalar değişmeli; ama fikir hep aynı kalmalıdır.. Sinop sahip olduğu denizi, kumu, dağı, taşı, müzesi ve mutfağıyla kendiliğinden marka olmaz.. Bir şehrin marka olması için o şehrin yöneticilerinin ve halkının aynı fikir etrafında birleşip bu fikre sahip çıkmaları, bu fikri her gün yaşatmaları gerekir.. Bu çaba ancak çok uzun süre istikrarlı bir şekilde sürdürülürse bir şehir marka şehir olur…
Şehir hakkında söz sahibi olan vali, belediye başkanı, vakıflar, dernekler ve özel sektörün aynı fikre hizmet etmeleri gerekir.. Kendi egolarını değil şehrin çıkarını gözetmeleri gerekir.. Çoğunlukla yöneticilerin ve kurumların egoları işleri çıkmaza sokar.. Şehirler bu engeli aşmadan başarıya ulaşamaz…
sayın Maviş’e soruyorum, Sinop ve ilçelerinin birçok eksiği varken ve bu eksikler şimdiye kadar tamamlanmazken nasıl olur da Sinop marka şehir olabilir?. Sayın Maviş marka şehir telaffuzunu fazla kullanmayın.. Çünkü söylemlerle marka şehir olunmuyor.. Sizden ricam eğer Sinop’a hizmet etmek istiyorsanız vali hanım da dahil, Sinop Kanal Projesi ile gündem yaratan eski valimiz Dr. Ahmet Cengiz’in projesini hayata geçirin yeter.. Siz de biliyorsunuz ki devlette süreklilik esastır..
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.