Necati Celal Çatal Hoca Yazdı ; Adım Adım Huzur Evi (8)….

 

Muhtar, “ben bir köylüyle konuşayım” dedi.
Muhtar ile benim mahallem ayrı, ancak haftada bir gün çarşamba günleri Hanönü pazarında görüşebiliyorduk. Bir hafta sonra görüştüğümüzde;
”Köylüler çalışmayı kabul etmiyor” dedi.

Peki, dedim. Köyde köy konağı var, orasını geçici olarak okul açılması için girişimde bulunalım ve aynı zamanda yeni okul için de müracaat edelim, buna ne dersiniz?
Muhtar:”Köylülerle bir konuşayım” dedi.
Bir hafta sonra görüştüğümüzde köylülerin kabul ettiğini söyledi. Hemen bir kâğıt alarak dilekçeyi yazdım ve muhtara imzalatıp postaya verdim.
Bir ay içerisinde incelemelerde bulunmak üzere bir müfettiş gönderildi. Olacak ya o günde hava yağmurlu ve yollar çamurdu. Aslında 5-10 dakikada köye ulaşması gereken jeep yarım saate köye ulaşabiliyor. Müfettiş Bey, bu durumu yaşadığı için çocukların bu yolda nasıl zor şartlarda okula gelip-gittiklerini anladığından okulun açılmasına karar veriyor.


Rüyam gerçekleşmiş oldu. 


Daha sonra devlet yeni okulu yaptı. Çevrede, okula sebep olan kişi ben olduğum yayıldı. Herkes bana teşekkür ediyordu. 


Görev yaptığım köyde idim, bir kış günüydü. Kendi doğduğum köyümün çevre köylerden bir kişi çalıştığım köye kadar gelerek beni buldu. Uzaktan da akrabamız olurdu. Rahmetli yaşlı halam onlara misafirliğe gider, giderken de beni yanında arkadaş olarak götürürdü. Ben ona Şükrü Dayı derdim.

 

Annemin kardeşi değildi ama neden dayı derdim bilmiyordum. Tabi uzak yerden yabancı bir köye sırf benim için gelen tanıdığım birine hemen niçin geldin, diye soramazdım.
Okul köyün merkezi yerinde olduğu için benim yanıma yabancı birinin geldiğini gören köylülerden birkaç tanesi okulun bahçesine gelmiş benim teneffüse çıkmamı bekliyorlardı.


Teneffüse çıktığımda köylülerimle tanıştırdım. Onlar ilgilendiler ben dersime devam ettim. Okulu paydos ettikten sonra eve gittik. Akşam yemekleri yedik, komşularımız oturmaya geldiler. Sohbetler edildi. Yatacak zaman herkes dağıldı ve baş başa kaldığımızda Şükrü Dayı Konya girdi:
“Yeğenim bizim çocuklar her gün bir saat yol yürüyerek komşu köydeki okula gidiyorlar. Günde iki saat yol yürüyorlar. Yürüsünler, bu bir şey değil ama iki köyün arasındaki tepeye çok kar yağıyor, kışın tipi çok oluyor. Çocuklar kardan ve tipiden gidip-gelmekte çok zorlanıyorlar. Kendi köyüne okul açtırdın. Ne olursun, bize de yardımcı ol, bize de öğretmen gelsin. Bizim de okula dönüştürülebilecek köy konağımız var.” Diye neredeyse yalvarıyordu.
Devam edecek.

Boyabat Gündemi hakkında 18690 makale
Boyabat Gündemi

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın