Ömer Ağabeye söylediğimde:
“Devlet benim ayağıma gelmez, ben devletin ayağına giderim, bana randevu alıver gideyim,” dedi. Bu şekilde Kaymakam Bey ile Ömer Ağabey konuşarak huzurevi konusu gündeme oturmuş oldu.
Kaymakam Bey ve Belediye Başkanın yol göstermeleri ve destekleri ile dernek kuruldu.
Dernek resmiyete bağımsız gibi görünse de Kaymakamlığa bağlı olarak çalışıyordu. Protokol da Kaymakamlığın da görevleri vardı. Derneğin yürümesinde en büyük görev Kaymakama düşüyordu. Yazışmalar ve tıkandığı yerlerde tıkanıklığı gidermek Kaymakam’ın görevleri arasındaydı. Biz ihtiyacımı Kaymakama bildiriyorduk, Kaymakam gereken yerlere yazıyordu veya telefon ediyordu. Yazılar kaymakamlığa geliyor Kaymakamlık bize veriyordu. Her ne kadar dernek olsak da başımız kaymakamdı.
Kaymakam Bey’in öncülüğünde bir kısmını hazineden, bir kısmını Orman İşletme Müdürlüğünde tahsis ettirmek suretiyle arsa işini tamamlamış olduk.
Aile ve Sosyal Politikalar bakanlığıyla yine Kaymakam Bilal Bey’in girişimleri ile protokol yapıldı.
Nasıl bir huzurevi yapacağımız konusunda bilgi edinmek üzere; yakınımızdaki Havza ve Samsun huzurevlerinde incelemelerde bulunduk.
İnşaata başlamak üzere olan Vezirköprü huzurevi projesini inceledik. Havza Huzurevi’ni basık gördük. Vezirköprü Huzurevi projesi 120 kişilikti, büyük olduğu için yapamayız diye kabullenmedik ama Samsun Huzurevini beğendik, aynısını yapmaya karar verdik.
Samsun huzurevinden binanın projelerini alıp, onu örnek olarak ilçemizin mimar ve mühendisleri projeyi çizdiler. Projenin çizimi bir yılı buldu.
Sinop Çevre ve şehircilik Müdürlüğünden kabul edilmesi ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığından onaylanması da bir sene sürdü, tam iki yılımızı aldı.
Tam iki yıl da temel atma durumuna gelebildik. Kâğıt üzerinden kazma –kürek işine 2 yılda gelebildik.
Bu da ülkemizde bürokrasinin ne kadar hızlı gittiğini gösteren bir örnektir.
Herkes merak ediyordu, Ömer Sütçüoğlu tamamını mı yapacak, ne kadarını yapacak, ne kadar para harcayacak?
Hep benden bunun cevabını almak istiyorlardı. Ben de Ömer Ağabey’e sorduğumda aldığım cevap:
”Gücümün yettiği yere kadar” oluyordu.
Bana soranlara; Ömer Ağabeyimin söylediği “gücünün yettiği yere kadar” cevabı karşısında herkesin ağız birliği etmişçesine; ağızlarından çıkan yanıt şu oluyordu:
”Celal Hoca, korkma, Ömer Sütçüoğlu, gücümün yettiği yere kadar diyorsa tamamını yapar”.
Kaymakam Bilal BOZDEMİR İlçemizden ayrılmıştı.
Devam edecek.
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.