Bu iş için bir dernek kurmamız gerekiyordu. Mahallemizdeki komşularım hep memurdu. O dönem memurlar dernek üyesi olamıyordu. Dernek kurmak için en az 7 kişiye ihtiyaç vardı. Mahallemizde oturan 3 emekli ile bir sanayi esnafı bulduk ama 2 kişi yok. Benim evimin elektrik işlerini yapan rahmetli Mehmet Deniz’i tanıyordum. Ondan bana 2 kişi bulmasını istedim. Bana birisinin kendisi olacağını birisinin de Ömer Sütçüoğlu olabileceğini söyledi.
İşte huzurevi macerasının başlamasına sebep olan Ömer Sütçüoğlunu bu şekilde tanımış oluyordum.
Cami yaptırma derneğini kurmuş resmiyeti tamamlamıştım. Dernek üyesi değildim ama her iş benim omuzlarımda idi ( O zamanları devlet memurları dernek üyesi olamıyordu). Sıra, cami yapabileceğimiz arsayı bulmaya gelmişti.
O dönem Boyabat Belediye Başkanı Hasan Kara idi. Kendisiyle tanışıyordum. Makamına giderek halimi arz ettim. Bana şu şartı koydu.
“ Sana çok güzel bir yer vereceğim ama sende camiyi çok güzel yapacaksın. Boyabat’a gelen insanlar nereden gelir ise gelsinler önce cami görünecek”, dedi. Ben şartını kabul ettim ve şimdiki Çamlıca Tepe Camiinin yerini verdi.
Şimdi sıra bende idi. Öyle bir plan bulmalıyım ki, çok güzel bir cami olsun. Bunun en kolay yolu Ankara, İstanbul, Kastamonu gibi yerleri gezmek, camilere bakmak ve beğendiğimiz bir camiyi örnek alarak plan çizdirmekti.
Arkadaşlarla toplandık ve ilk önce Ankara’ya gitmeye karar verdik. 4 arkadaş bir arkadaşımızın arabasına binerek Ankara’ya indik. Oradan kendimize bir rehber edindik ve özellikle yeni yapılan camileri görmeye başladık. Birimizin beğendiğini bir başkamız beğenmiyordu. Demetevlere geldiğimizde sekiz köşeli bir cami gördük. Hepimiz hayran kaldık. Başka aramaya gerek yok, bizim orası zaten tepe, bu cami modeli yakışır dedik.
Cami dernek yetkililerini bularak projeyi çizen mimarın adresini aldık. Kocatepe cami yakınında bürosunda mimarı bulduk. Durumu izah ettik. Bunun gibi bir plan da bize çiz, dedik. Tabi yerini görmesi gerekiyordu. Ankara’dan Boyabat’a gelecek, yerini görecek ona göre projeyi çizecekti. Bunun karşılığı olarak da 40.000TL alacaktı. Boyabat’a dönüp fiyatı söylediğimizde para için çok dediler. Boyabat’ta mimar ve mühendisler var onlara parasız çizdiririz, diyenler oldu.
İki ara bir derede kalmıştım. Bir kısmı Boyabat’ta bedava çizdirelim derken bir tarafı da Boyabat’takilerin daha cami planı çizdikleri yok, işi ehline çizdirelim, diyorlardı.
Boyabat’ta parasız çizilmesi varken benim 40.000TL ye çizdirmem dedikodulara da sebep olurdu. Üşenmedim, otobüse atladığım gibi Ankara’nın yolunu tutum. Mimarı buldum. Durumu anlattım. Bana Demetevler’deki cami planın kopyasını ver, ben ilçemde parasız çizdireceğim, dediğimde bana:
“Hayır, Hocam, hayır, olamaz. Allah bana bu zekâyı bu mesleği verdi. Boyabat gibi bir yerden gelen kardeşini neden üzdün, diye sorar. Ben geleceğim, yer incelemesi yapacağım, projeyi çizeceğim ve para almayacağım” dediğinde kuş gibi hafiflemiştim.
Devam edecek.
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.