Necati Celal Çatal Hoca Yazdı ; Adım Adım Huzur Evi (11)….

Artık köyde yapacak bir işim kalmamıştı. Çocuklarım ilkokulu bitiriyordu. Kasabaya veya yakın bir yere nakil yaptırmayı düşünürken Kaymakam Bey beni Makamına istemiş.
Gittim.
Bana İlçede SYD Vakfının kurulacağını, yaptığı araştırmalar neticesinde bu iş için beni uygun gördüğünü söyledi. Ben de kabul ettim ve İlçeye bu şekilde gelmiş oldum.
İlçede göreve başlamam mayıs ayı idi. Vakfın kuruluş sekretaryalığını yapıyordum. Bana 3 oda vermişlerdi. Bir tanesini büro olarak kullanıyordum. Bir tanesine bir çek yat almış orada yatıyordum. Bir tanesini de giyecek eşya deposu yapmıştım. İlçe merkezine duyurmuştum. ‘Sizlere küçük veya büyük gelen giyeceklerinizi yıkanmış ve ütülenmiş olarak bize getirin, ihtiyaç sahipleri de gelsin buradan ihtiyaçlarını alsın’, demiştim.

Bu projem tuttu ve çok hayır dua alıyordum. Getiren de dua ediyordu. “Yepyeni bunlar, verecek kimse bulamıyorduk, yakmaya veya çöpe atmaya da gönlümüz razı olmuyordu. Ne iyi düşünmüşsün.”diyorlardı. İhtiyacı olanlarda ihtiyaçlarını alıp dua ederek gidiyorlardı. Ancak Eylül ayı gelip okullar açıldığında, öğrencileri gördüğümde “Bu iş benim işim değil” düşüncesi aklıma yer eti.
Yapamayacaktım.

Okuldan, öğrencilerden uzak kalamazdım. Durumu beni oraya getiren Kaymakamıma anlattığımda saygıyla karşıladı. Ben görev yaptığım köye geri gitmek istiyordum. 19 sene hizmet etmiştim. Köyde tarla ve bahçe işlerim vardı. Kaymakam bey:
“Anadolu’da bir söz vardır. Kocasının beğenmediği gelinin gideceği yer baba evidir, derler. Orası İlçemizin en uzak köylerinden birisidir. Sen 19 sene o köyde görev yapmışsın. Belli ki, sen köylünü, köylü seni sevmiş. Şimdi ilçe merkezine gelip 3 ay sonra geri köye döndüğünde sana şaka yollu da olsa bu sözü söylediklerinde üzüleceksin”, deyip şoförüne; arabasını hazırlamasını emretti. Beni arabasına alıp Sinop merkeze götürdü ve Milli Eğitim Müdürlüğüne giderek açık olan köylerin listesini istedi.

Çorak Köyü Kuzören Okulu öğretmeni ilçenin 1. Sırasında imiş. Onun yerine benim atamamı yaptılar. 19 sene önce kağnı arabasıyla eşyamı çıkarttığım köyden kamyonla eşyamı toplayıp ilçe merkezine geldim. Daha önceden aldığım arsamda bir kat ev yaptırmıştım. Daha işi bitmemişti ama yere tahtaları döşeyip üzerine kartonlar sererek üzerine kilimleri attım ve evime yerleştim.
Mahallem yeni yerleşme yeriydi. Mahallem de ilk evi yapıp, elektrik, su, yol yokken oturmuştum.

3-4 sene sonra mahalle kalabalıklaşmaya, çevredeki kooperatif evleri dolmaya başladı. Mahalle halkı; “bize camiler uzak geliyor mahalleye bir cami yapalım” diye toplantı üzerine toplantı yapılıyorlardı.

Benim daha önce çalıştığım köyde okul yaptırdığımı, cami yaptırdığımı, yol yaptırdığımı bilen kişiler vardı. Sen bu işi başarırsın, sen yaparsın biz sana destek veririz dediler. Zaten benim en kötü huyum aferin dendiğinde bir yayık ayranı içmeye kalkışmamdır. Üstelik birisi benden bir hayırlı iş yapmamı istediğinde olmaz diyemezdim. Olmaz kelimesini yok denecek kadar az kullanan birisi olduğumdan çok canım da yandı ya. Olsun.
Devam edecek.

Boyabat Gündemi hakkında 18689 makale
Boyabat Gündemi

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın