“Selamün aleyküm kızım”
Aleyküm selam teyze, buyurun”
“Kızım senden bi isteğim olacak.Oturabilir miyim şöyle, merdiven çıkana kadar nefes nefese kaldım da”
“Tabii buyurun teyze. Hoş geldiniz.”
“Sağ ol kızım, Allah işini gücünü rast getirsin. Ne güzel kurulu düzenin var.Allah muhavaza etsin. Ne mutlu sana.”
“Sağ olun.”
“Kızım şu amcanın emekliliğine daha çok mu bi bakıverir misin? Senin için dediler “bi sigortacı kız var ona sor, bilir o, sana söyler gününü, yılını.”
“Teyze biz göremiyoruz, kişinin kendisine veriliyor bilgiler.”
“İyi demedin kızım şimdi, pek bi umutla gelmiştim.”
“Elimde olan bişey değil teyze”
“Yok kızım, dertlenme, napalım, her şey bu gavur lehine”
“Teyze ”
“Gülme kızım, yüreğin yanınca dilin güzel söze dönmüyor”
Sen yokluk ne bilir misn? Yokluk yüzüne evine kimseye “gel buyur” diyememek nedir, anlar mısın? Allah bundan aşağı etmesin.
İki oğlum var, el yanında çalışıyorlar. Bir de kızım, şükür onu allı duvaklı gelin ettim. Bir yaramaz, gavur bubaları var. Çocuklarım hatrına koyup gidemedim. Hep yanlışlar yaptı. Bi tükan açtı, ne yaptığını anlamadım, iflas etti. Dedi ki “bu iş ters gitti, hepsi gidecek değil ya” başka bi işe heves etti. Güzel de iş yaptı. Kazandı parayı ama para kazandıkça şaşırdı. Meyhaneden beri gelmedi. Çocuklarıma iyi hal göstermedi. Dedim, “yapma bunları, yarın bu çocuklar büyüyünce saymazlar seni, zoruna gider, üzülürsün, bırak bu halleri, gel dön işine gücüne… “dinlemedi. Sonunda kilidi vurdu tükanın kapısına.
Alamadık bişeyler… evimde eski divan döşek, çekyatlar, üzerimde insan içine çıkamayacak üst baş işte…
Bir gün bir komşu fark etmiş halimi, çaldı kapımı. Dedi ki “derdin var bilirim. Bazı zamanlar arkadaşlarla toplanıyoruz, gel seni de götürüyüm, açılırsın.”
Dedim “gidelim de Sündüz abla “gel buyur” diyemem. Şu evimin haline bak.”
“Derdin bu olsun gülüm, sen gel benimle, bakarız bi çaresine.”
İkna oldum ama üstümde insan içine çıkacak gibi değil,ne yalan kızım ar ettim. Anladı sağ olsun hemen Sündüz abla;
“Kız anam bunalma, onlarda senin benim gibiler, çekinme…” dedi
Biraz rahatlattı içimi…
“Tamam giderken seslen bana da” dedim…
Birkaç gün sonra seslendi . “Hazırlan” dedi. Bir hırka verdi uzunca, “şunu tak sırtına, sonra inşallah daha iyisini alırsın kendin”
Gittik kalenin eteğinde bi eve… Bi çoğu aslında bildiiğim insanlar ama bi araya gelip oturmuşluğum olmadı. Ah bu yoksulluk geri koyuyo insanı insan muhabbetinden kızım.
Okuma yaptılar, dualar ettiler. Gönlüme bi ferahlık indi. “Bari bende öğreniyim” dedim. “Sündüz abla biliyor o gösterir” diye düşündüm. Onlar okudukça ben heves ettim.
Böyle bir kaç kere gittiği yerlere götürdü beni..
Neyse, dedi ki birgün Sündüz abla; “Sıdıka bu ay sende toplanalım. Bak ben kanepelerine örtü aldım, örtelim bunları bi çay bi de çörek yaparız. Zaten gelirken bişeyler getirende olur.”
Razı oldum. Sağ olsun beni okumaya da öğreti, evlenecek kızlara çeyiz yaptım. Üç beş kuruş elime para da geçmeye başladı. Çocuklarımın eline bir iki lira harçlık verebildim.
“Baba ne yapıyor bu arada?”
“Hiç sorma o gavuru… Bi ekmekle geliyo, bi köşeye sızıyo, başka bildiği bişey yok. Dedim; “bak iyisin, bi ekmekle geliyorsun da bu ekmek yanına sıcak bir aş bekliyorsun, üşüyosun bir sıcak soba arıyorsun, üstün kirleniyor temiz urba istiyorsun iyi de bunlar için gerek olanları bu eve kim getirecek, sen niye kendini toparla mıyorsun?”
Ah kızım, bi ekmek geliyo da , hergün de kuru ekmek yenmiyor ki a kızım.
Kardaşım kötü günene lazım olur diye babamdan miras hakkımı vermişti… kenarımda tutuyordum. Ahh kızım, onu bile elimden aldı.
Sordum; “Ne ettin parayı?”
“Bankada” dedi.
“Göster kağıdı o zaman, herkesin banka kağıdı var elinde, hani seninki?”
“Yok…”
Yedi, yedirdi meyhanede, dinlemedi… O gül gibi yuvamızı mahvetti…
Şimdi çocuklar büyüdü, tanımıyorlar. O bir söylerse çocuklar ona on söylüyor. Üzülüyorum. “Etmeyin oğlum,ne kötü olsa da o bu evin adamı, sizin atanız, üzülür” diyorum ama dinlemiyorlar. Kendi etti.
Kız kızım o kadar da beddua ediyom hiç biri geçmiyor ona.
“Çok seviyorsunuz o zaman, sevginiz engel oluyor demek.”
“Yok kızım ne sevgisi?! İnsan insanı nasıl sever? Gönül hoşluğunda sever, öyle değil mi? Şu garip gönümü bir gün hoş etmedi ki”
“Dediğiniz gibi değil sanki… ”
“Kızım beni de güldürdün. Şimdi sen bana daha da gülecen de… Değil ya dediğim gibi… Bu başı öyle bi bağlamışlar ki çözülmüyor…sarmışlar sanki zincirlerle başımızı, gönlümüzü. Ah canımın içi, yokluk dert de, ah şu huzursuzluk başka bi çile… Yokluğa konu komşun kim olursa çare oluyor ama huzur olmayan bir evde geçinmek… Ahh kızım ahh… Bahtını Allah iyilerden açsın, kafanı ağrıttım. Bu adamın ne zaman emekli olacağını şimdi ben bilemiyecem ha…
“Sorarsınız öğrendiğinde”
Kızım “Allah bir” dediğinden gayrısına inanasım yok.Ahhh ahh! Allah başlara vermesin bendekinden. Yeter, gideyim artık, epey vaktini aldım… Güzel kızım haline, sağlığına, varlığına, huzuruna şükret. Derdime kulak verdin, dert görmeyesin.
“Amin”
“Hadi Allah’a ısmarladık.”
“Güle güle teyze”
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.