Necati Celal Çatal Hoca Yazdı ; Adım Adım Huzur Evi,(3)….

Yeni muhtar seçimi yapıldı.15 gün sonra benim hem lojman hem de okul olarak kullandığım bina eşim ve ben evde olmadığım bir gece yandı. Yangının hikayesini anlatacak değilim. Bunun hesabını ilgililer Allah katında elbet göreceklerdir veya görüyorlardır.Okul geçici olduğu için başka da okul açılacak mekan olmadığı için Kaymakam ve İlçe İlköğretim Müdürüm bana açık olan köylerin isimlerini söylediler “sen hangisini istersen oraya atamanı yapalım” dediler.

Köylünün ekseriyeti benim gitmemi istemiyorlardı. Bir kaç kişi sevmezse bile köylünün %99’u sevmişti. Bir de işin asıl acı tarafı ben gittikten sonra okullarının kapanmış olacağıydı.Ben de gitmek istemiyordum.İdeallerim vardı. Yan mahalle bana okul açılacak binalarının olduğunu kalmam için evlerinin de olduğunu, söylemişlerdi.
Kaldım.
Mahalleye girdiğimde önce benim kalacağım evi gösterdiler. Ben beğendiğimi söyledim. Nasıl beğenmezdim ki. Önceden oturduğum ev iki odalıydı ama odalar iç içeydi. İçerideki odada kalan bir insan tuvalete gitmek için dışarıdaki odada yatan insanın yanından geçmek zorundaydı. Şimdiki ev de iki odalıydı ama odalar ayrı ayrıydı ve genişti. Zaten köyde üç odalı ev yoktu.
Köyün mescit olarak kullandıkları bir binaları vardı. 48 metrekare kadardı. Ocaklık vardı. Ocaklığın iki tarafında dolaplar vardı. Ocaklık yıkılacak, dolaplar kaldırılacak 6 metrekare daha genişleyecekti. Eskiden bir pencere bırakılmış o da küçüktü. Büyük iki pencere açılacaktı. Köylüler ne denirse “tamam”, diyorlardı. Seviniyorlardı. En kısa zamanda yeniden bir okul yaparız, yerimiz var, diyorlardı.
Denilenler yapıldı ve bir hafta içerisinde okul hizmete açıldı. O zamana kadar harmanda yerinde ders yapıyordum.
Okulda eğitime başladıktan sonra her akşam bir evde toplanılıyordu.
Eksiksiz bütün mahalle halkı geliyordu. Yeni okul yapmak için kararlar alınmıştı. Köylü fakirdi. Maddi gücü yoktu. Okulu devlet yapmalıydı. Gereken girişimler yapıldı ama köyün yolu olmadığı için müteahhitler işi yüklenmiyordu. Tek çare köy gücü ile yapılacaktı. İmar Bakanlığından okul projesi geldi ve okulun temelini imece usulü kazdık su basmanına kadar çıktık.
3 km rampadan kum, çimento kağnı arabalarıyla çekiliyordu. Bir kağnı arabası bir çuval kum ile zor çıkıyordu.
Çevre köylülerde yardıma geliyordu. Mahallede bulunanlar güçlerine göre kimisi birer hayvan verdi. Kimisi kulaklarındaki küpeleri parmaklarında yüzükleri verdiler ama su basmanına kadar hepsi bitti. Daha inşaatın onda biri bile tamamlanmamıştı.
İstanbul’a hemşerilerden yardım toplamaya gidildi. Alınan cevap:
“Okul devlet işidir. Cami olsa yardım ederiz.”
Orman işletmesinden kereste müracaatında bulunduk. Alınan cevap:
“ Köy odası, köprü cami olsa verebiliriz ama okula kanunlarımız izin vermiyor.”
Başlanmış iş bitmiş sayılırdı. Bu iş yarım kalmamalıydı. Bir yolunu bulmalıydım ve buldum da.
Hemen bir cami inşaatına başlamalıyım.
Cami olunca devlet kereste veriyor, cami olunca gurbettekiler para veriyor. O halde camiye başlamalıyım. Cami adına yardım toplamalıyım. Cami adına orman işletmesinden kereste almalıyım ve iki inşaatı birlikte tamamlamalıyım.
Devam edecek.

Boyabat Gündemi hakkında 18700 makale
Boyabat Gündemi

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın