Bir yaz günü tam 18 torun bir arada iki sofranın etrafında oturup yemek yedik, büyük dedem beni misafirim diye kucağına aldı yemek yedirirdi. Beni herkesten ayrı severdi sanki..
Saçlarımı okşayıp sevdi beni o kadar torunun arsında kendimi çok özel hissettim.. Belki dedim anlamıştı o kadar çocuk dede dede diye etrafına koşuşturduğumu benim için çok özel olan dedimi başka çocuklar seviyor diye kıskanç gözlerle ona baktığımı.
Biz yaz kışı hep giderdik onlar yazın gelen torunlar. Tabi beni daha çok seviyor diye düşünürdüm. Çocukluk işte…yolun en sonunda idi evleri, evlerinin karşısında dağ köylerinden gelenler için bir dinlenme yeri vardı …küçük bir kelik gibi oturma yeri ve duvara monta edilmiş susak vardı .
Tahtadan yoldan gecen su içsin diye . Dedemle bereber eşşekle su taşıyıp doldururduk. Özellikle cuma günü yoldan gecen içsin sevap kazanalım derdi, büyük bir zevkle yerdım ederdim . Suyun kapağını iyice kapatırdık içine toz kaçmasın diye. Onsuyun çam kokusunu hala unutamıyorum.
Şu anda içtiğim hiç bir suda o lezzet yok . İlla ki içerdim bir tas..dedem çok cömert bir insandı hele ki ebem ikiside birbirlerinden cömerttiler. Cuma günleri cumacılar gelir diye erkenden koca tencerelerde ocak başında en az 3 çeşit yemek yapardı. Ebe kim gelecek derdik ..tanrı misarifi ..kimin nasibi varsa o gelir yer derdi. Ah o yemeklerin tadı…birde üstüne şam babası tatlısı yapardı yada sarı burma..
Bizim evdede olurdu ama bayramlarda özel günlerde yapılırdı. Ebem her cuma kimin geleceğini bilmeden gönülden ikramlıklar yapardı,Halil İbrahim sofrası hazırlanırdı. Yazın o gözüken cıkmaya serilirdi sofra kalabalık değilse çoçuklarla beraber yenirdi çıkmada . Biz sovada yerde otururduk sanki çıkmada yemek yiyince kendimizi özel hissederdik…ebem bana tel süpürgeyle evi sovayı süpürttürüdü. Sen misafirsin avluyu süpürme basakları süpür yeter dedi…bu özel anıları anlatsam saatler alır.
İkisinede Allah rahmet eylesin. Sonradan büyüdükçe daha iyi anlıyorum onları. Herkes nasılda mert,cömert, iyilik sever,çalışkan kimselerle dargın olmayan insanlardı. Ebem 8 sene kocaı savaştayken 8 çocuğuna bakmış 8 sene çift sürmüş kömüşlerle, 250 tane ibi(hindi), 150 tane tavuğa bakmış kaç sene boyunca.. Anlat anlat bitiremezdiler.. Yattıkları yer nur olsun. Burası sıradan bir ev değil. Uğruna Roman yazsan bitmez. Hızır’ın ve yaşanmış duyguların evi .
Ayrıca Onur duyduğum bir şey eklemek isterim ki canım babam benim de adımı nenemin ismini koymuş onun gibi mert,cömert,güçlü ve çalışkan olayım diye.. Teşekkür ederim babacığım..
Halime Şahin-17.10.2017
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.