Bundan üç yıl önce bir vatandaşa, trafik ekiplerinin denetimi sırasında alkollü araç kullandığı tespit edilince ceza kesilir.
Bu arada vatandaşın, cezaya itiraz edip, trafik ekiplerine sarf ettiği tehditvari sözleri, sosyal medyada o günler gündem olmuştu.
Vatandaş, bu sözlerinden dolayı da, görevliye mukavemetten hapis cezası almıştı.
Cezasını çekip çıkan vatandaşın, o günkü söylemleri bu sıralar yine sosyal medyanın gündeminde.!
Aslında burada “Gülerken ağlamak” misali son derece düşündürücü şeylere şahit oluyoruz..
Bu sözlere gülüp geçmek güzel de.!
Kişinin sarf ettiği sözleri kimden veya kimlerden cesaret alarak söylediği önemli ve bunu sorgulamak lazım.
Bu sarhoş..
Herşeyi söyler deyip geçmemeliyiz. Demek birilerine güveniyor ki, alkollü araç kullanıp, trafik ekiplerine meydan okurcasına sözler sarfedebiliyor..
Bu sadece milyonda bir..
Trafikte öyle şeyler oluyor ki, görevli memurları neyle ve nasıl tehdit ettiklerini bazen televizyonlardan görüyoruz.
“Allah görevlilere sabır versin” demekten başka caremiz de olmuyor..
Kimdir bunlar?
Kimlerden cesaret alıp tehditler savuruyor?
Kanunların boşluğundan mı?
Yüksek makamlarda dayısı olandan mı?
Yoksa bir rahatsızlığından mı?
Burada kanunların boşluğuda olsa, en fazla gücünü, yüksek makamlarda dayısı veya tanıdığı olanlardan dolayı görevlileri tehdit eder sözler söylüyor..
İşte güzel yurdumun portresi bu..
Siyasetin içinde veya yüksek makamda dayın varsa görevlilere tehdit serbest..
Bu tehdit vari söylemler her makam ve mevkiler için de geçerli..
Ülke olarak okuma oranımız yüksek değil..
Okumadan ziyade kulaktan dolma sözlere çok önem verir haldeyiz..
Araştırmacı bir yanımız da yok..
Hal böyle olunca da işte böyle manzaraları da, televizyonlarda ve sosyal medyada görürsünüz!
İnsanoğlunun genlerinde vardır, kendi suçunu hiç kabul etmemek..
Ve hep ben haklıyım demek!
Ne yapmalıyız ki biz polisimizi, askerimizi sözlü tacizden, kaymakamımızı, valimizi de vekillere ve bakanlara şikayetten kurtarırız..
Görevini tam yapsalar bile.
Gayet basit..
Şikayet makamı neresi ise, önce sor ve soruştur.
Senin il ve ilçe teşkilatından da gelse bu şikayetler, soruştur!
Bir örnek verirsek..
Adam hastaneye gidiyor, sırada biraz fazla beklediği için doktora kızıyor, başhekime kızıyor ve sonra da onları vekile veya bakana şikayet ediyor..
Bekle kardeşim.
Çok aciliyetin yoksa bekleyeceksin..
Senin ne özelliğin var, öbür hastalardan..
Çok önemi olmayan böyle şahsi şikayetleri önemsediğimiz müddetçe, bu şikayetlerin önüne geçilmez.
Sadece hastane için değil, her kamu kuluşu için geçerli..
Gerçek manada edilen ve vatandaşın haklı oldukları şikayetler hariç..
Tabi ki es geçilmeyecek..
Fakat hatır için değil, haklılık için görevini yapmayanı ya görevden alırsınız veya uzaklaştırırsınız..
Memlekette öyle bir duruma geldik ki neredeyse siyasilere evimizin içindeki huzursuzluğu bile, şikayet edecek hale geldik.!
Vatandaşı da herşeyi şikayet eder hale getirenler de kendilerini çok iyi bilir..
Gelelim Boyabat siyasetine..
Boyabatta bazı aday adayları her ne kadar kendilerini açıklamasalarda seçim çalışmalarını sürdürüyor.
Belirsizlik diyeceğim ama, belirsizlik yok..
Bazı partilerin halkın nezdinde adayları belli..
Bunu vatandaştan biliyorum..
Partinin adayı başka ise onu bilemem..
O zaman kendi düşen ağlamaz..
Vatandaşın gönlündeki adayı gösterirseniz kazanan partiniz olur.
AK Parti aday adaylık sürecini uzattı..
Her halde aday adayları artık müracaatını yapar..
Müracatlar güzel ama, önemli olan burada aday olup, seçilmek..
Gördüğüm kadarıyla Boyabatlı hemşehrilerim seçimini yaptı..
İnşaallah partiside yanlış yapmayıp hemşehrilerim gönlünden geçen kişiyi aday yapar ve seçimi kazanır..!
Burası Boyabat.. Bekleyip göreceğiz..