2011 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisinde oy birliği ile alınan karar sonucunda uygulamaya giren, “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi” yani İstanbul Sözleşmesinin 20.03.2021 tarihinde sabaha karşı TEK bir kişinin inisiyatifiyle yürürlükten kaldırıldığını öğrendik.
2011 yılında Meclisimizden oy birliği ile geçerek kanunlaşan bu sözleşmeden çekilebilmenin tek koşulu, yine Meclis tarafından alınacak bir kararın varlığı halinde mümkün olabilir. Bu yönüyle Beştepe’de alınan karar hukuken yok hükmündedir.Bu güne dek layıkıyla uygulayamamış olsak da Türk kadınının modern zamanlardaki en büyük güvencesi haline gelen, bu yönüyle hak mücadelesi yolunda bir temel dayanağımız olan, hareket noktamız olan İstanbul Sözleşmesinin yürürlükten kaldırılmasını iyi niyet sınırları içerisinde anlamak da mümkün değildir.
Bu kararla birlikte 6284 sayılı kanun kapsamında koruma ve uzaklaştırma kararlarına rağmen en güvenli yer olarak düşündükleri evlerinde, sokaklarda köşe başlarında, ulu orta katledilen binlerce kadın; bir kez daha öldürülmüştür. Bu hukuk dışı kararla birlikte 42 milyon kadının haklarının teminatı ortadan kaldırılmıştır.
AKP Genel Başkanı tarafını bir kez daha belli ederek; kadınların yaşam hakkına sahip çıkan İstanbul Sözleşmesi’ne destek çıkacağına, bir süredir kendisine çağrı yapan, geçmiş yüzyıllara ait fikirlere sahip olan, yaptıkları hareketler ile kutsal saydıklarını iddia ettikleri değerlere ve topluma büyük zararlar veren grupların istediğini yapmıştır.
Türkiye’mizin ilk imzacısı olduğu İstanbul Sözleşmesi, kadına yönelik her türlü şiddetin önlenmesi için devlete sorumluluk yüklemektedir. Psikolojik şiddet, ısrarlı takip, fiziksel şiddet, zorla evlendirme, cinsel ve ekonomik şiddet de dahil olmak üzere kadınları her türlü şiddetten koruyan en kapsamlı sözleşmedir. Şimdi AKP hükümetine soruyoruz: “Bu sözleşmenin neyinden rahatsız oldunuz?” Bu madde başlıklarının hangisi toplumsal değerlerimize aykırıdır?Sözleşmeyi okumaksızın, sözleşmenin içeriğinden bihaber olan insanları galeyana getirerek kamuoyu oluşturmaya çalışan şer odakları bu kararla birlikte amaçlarına ulaşmıştır.
Ne yazık ki Hükümet bu yalanlara alet olmuştur. Kadını yok sayan düzenden doğan kadına yönelik şiddetin ateşini harlamak, şahsım hükümetinin haddi değildir. Kadına karşı vahşet ve aile içi şiddet vakalarında yaşanacak artışın vebali, İstanbul Sözleşmesi’ni feshedenlere aittir. Meclis’te oy birliğiyle kabul edilmiş olan İstanbul Sözleşmesi, milletin iradesi yok sayılarak feshedilemez.
İnsan hakları, temel hak ve özgürlükler alanındaki sözleşmeler TBMM kararıyla; yani kanunla alınır. Bu karar açıkça Anayasamızı da yok saymaktır. Yapılan gece yarısı düzenlemesi bizzat AKP Hükümeti tarafından değiştirilen Anayasanın 104. Maddesine de aykırıdır. Biz, AKP genel başkanı Erdoğan’ın TBMM’yi ve hukuku yok sayarak aldığı İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararını bu yönüyle kabul etmiyoruz.
Başta TBMM olmak üzere her platformda bu sözleşmenin gereklerinin yapılmasını sağlamak için kadın hareketiyle birlikte mücadelemize devam edeceğiz. Bundan sonra bulunduğumuz her alan; sokaklar, mahalleler, meydanlar dahil bizler için mücadele alanlarıdır. Kadınlarımızın hak arama faaliyetlerinin takipçisi ve destekçisi olmayı sürdüreceğiz.
Erkek kadın ayırt etmeksizin vicdan sahibi bütün yurttaşlarımızın kadınların büyük mücadeler sonunda elde ettikleri haklarının teminatı olan İstanbul Sözleşmesine sahip çıkacağını biliyoruz. Biz, hep birlikte bu zulme dur diyeceğiz. Türkiye’ye aydınlık günleri bizler getireceğiz! En kısa zamanda kadını yok sayan bu uygulamaya dur diyecek, İstanbul Sözleşmesinin bütün maddelerini tamamen uygulanmak üzere geri getireceğiz.
CHP Sinop İl Başkanlığı
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.