İslam öncesinde Asya, Avrupa ve Afrika da yaşanan kavim göçleri, istilalar ve sınıflar arası ayrışmalar çeşitli etnik, siyasî ve dini çatışmalara ve tartışmalara sebep olmuştur Halkın büyük bir çoğunluğu batıl inançların, Kilise ve toprak sahiplerinin sömürüsü altında yaşamışlardır.
Asya ve Avrupada durum böyle iken İslamiyet öncesi Arap yarım adasında ise; Araplar, kabileler hâlinde yaşarlar, Kabilelerin başında şeyh denilen reisler bulunurdu . Kabileler aynı kökten gelen ailelerden oluşurdu. Ailede erkekler söz sahibi olur ve bunlarda çok eşlilik görülürdü. Kız çocuklarına ise değer verilmez ve miras hakkından faydalandırılmazdı.
İslamiyet öncesi Arap toplumunda, kabileler arası kan davaları yaygındı. Araplarda halk genel olarak köleler ve hürler olmak üzere iki gruba ayrılırdı. Köleler sahipleri tarafından alınır, satılır ve ticaret malı olarak kabul edilirdi. Arapların şehirde yaşayanlarına medeni, çölde yaşayanına bedevi denilirdi.
Arap Yarımadası’nın en önemli bölgeleri Hicaz, Necid ve Yemen’dir. Yemen tarıma elverişli topraklara sahip bir bölgedir. Necid bölgesi ise hayvancılığa elverişlidir. Mekke, Medine ve Taif şehirlerinin bulunduğu Hicaz, özellikle ticaret yollarının geçtiği önemli bir bölgedir..
Arabistan’da ticari ve toplumsal hayatın en önemli unsuru, belli zamanlarda Mekke ve çevresinde kurulan panayırlardı. Bu panayırlardan en önemlisi ve en büyüğü Mekke civarında kurulan Ukaz Panayırı’dır.
Mekkeliler kervan ticareti ile de uğraşırlardı. Afrika ve Hindistan’dan gelen mallar, kervanlar aracılığı ile Suriye ve Mısır’a taşınırdı. Mekke, Medine ve Taif şehirleri, ticaret sayesinde oldukça zenginleşmişlerdir Arabistan’da İslamiyet öncesinde yıldızlara tapınma putperestlik, Hz. İbrahim’in dini olan Haniflik inanışı ile Hristiyanlık ve Musevilik gibi çeşitli inançlar da bulunmaktaydı.
Devam edecek…
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.